İnsan Vücudunun Büyük Mucizesi- Memeli Dalış Refleksi

İnsan Vücudunun Büyük Mucizesi- Memeli Dalış Refleksi

Aug 27, 2024

Anne karnında başlayan yolculuğumuz da sıvı ile temas kuran insan vücudunun

doğar doğmaz bırakıldığı suda kendi yaşam alanı gibi rahat olduğu

gözlemlenmektedir.

Sualtı ile buluşan bebekler nefes tutabilmekte, sualtında gözlerini rahat-

lıkla açabilmekte hatta belirli bir mesafeyi sualtından rahat bir şekilde

gidebilmektedir.

Su ile bu mükemmel uyum anne karnında başlamaktadır. Bu refleksten

zamanla uzaklaşılması ile insan suya yabancı bir hale gelmekte hatta

sudan korkar bir hal almaktadır.

Yeni dalış hayatına başlayan veya yeni yüzmeye başlayan bir kişinin sudan

çekinmesi yada korkması da bu refleksin unutulmuş olduğunun

göstergesidir. Su ile buluşmasına devam eden kişi kısa sürede bu refleksi tekrar

kuvvetli bir şekilde devreye geçirebilecek ve su ile uyumu günden güne artacaktır.

Dalış hayatına yeni başlayan bir dalgıçta suda olmaktan ve sualtında vakit

geçirmekten çekinir. Bunun en büyük sebebi sualtından uzak kalması ve sualtına

yabancılaşmasıdır. Fakat birkaç zaman dalış ile ilgilenmek bile bu refleksi uyaracak

her geçen gün su ile olan uyumumuz ve

konforumuz artacaktır.

İnsan vücudu büyük mucizeler ile yaratılmıştır. İnsanın asıl yaşam alanı

sualtı değil kuru ortamdır. Dolayısı ile karada yaşam şartlarına göre mükemmel

donanımlarla yaratılmıştır. Bunun yanı sıra yaşam alanında var olan sualtı

dünyasında hayatta kalabilmek için insan vücudu mucizevi özelliklerle donatılmıştır.

İşte insan vücudunun mucizelerinden sadece bir tanesi!

Memeli Dalış Refleksi!

Memeli dalış refleksi; memeli canlıların yani balinalar, foklar, yunuslar ve

insanların sualtı ile olan uyumları ve koruma kalkanlarıdır. Yeni doğan bir balinanın

ortalama 5 dakika nefes tutabildiğini biliyor

musunuz?

Bir insan için büyük bir süre olsa da balinalar için çok az bir süre olan 5

dakika balinanın yaşam döngüsü içerisinde nasıl bir değişime uğradığını

biraz da konuşalım. 5 dakika ile başlayan bu zorlu mücadele balinaların yaşam

döngüsünde ortalama 2 saate varan zamanlara ulaşmakta! Birçok dalgıç

arkadaşımın dalış performansı ile ilgili sorularını hatırlıyorum.

Dalış sürem nasıl artar!

Sizlerle en etkili yolu paylaşıyorum.

Denizde uzun süre vakit geçirmek, Doğru bilgiler ile donanmak, Sağlıklı

bir vücuda sahip olmak!

Bu kadar mı dediğinizi duyar gibiyim. Evet gerçekten bu kadar.

İlk dalışa başladığımız günleri hatırlayalım. 1 dakika nefes tutabilmek bile zor

gelirken geçen kısacık zamanda 2 dakikalar her gün yapılabilen aktivite haline

gelmedi mi?

Unutmamak gerekir ki bu süreler herkesin içerisinde var olan fakat ortaya

çıkarılması için zamana ve doğru bilgilere ihtiyaç duyulan özelliklerdir. İnsan

vücudunda özellikle yüz bölgemiz su ile temas ettiğinde koruma kalkanlarımız

devreye girer.Aslında memeli dalış refleksi dediğimiz bu mucize birkaç yolla aktif hale

gelir.

*Yüzümüzün suya temas etmesi.

*Ortam basıncının değişmesi.

*

Vücudumuzda karbondioksit gazının birikmesi.

Yukarıda yazdığımız maddelerin bir tanesi bile gerçekleştiğinde dalış refleksimiz

devreye girer ve insan vücudu koruma altına alınır.

Normal yaşantımızda Yüz bölgemiz uzun bir süre su ile temasta kalmaz, Ortam

basıncı normal yaşam döngüsünde büyük oranlarda değişmez ve vücudumuzda

karbondioksit üretilir ama birikmez fakat 3metre derinlikte bekleyip zıpkınla balık avı

yapan bir dalgıcı düşündüğümüzde bu 3 madde de gerçekleşmektedir veya evde

yatağında uzanıp nefes tutan bir kişi içinse 3. Madde gerçekleşmektedir. Yani bu

mucizevi koruma sistemi devreye girmektedir.

Şimdi bakalım bu sistemde ne gibi koruma mekanizmaları mevcut!

*Uzuvlarda bulunan kan damarlarının daralması

*Kan göllenmesi

*Kalp atış hızının azalması

*Dalak kasılması

Okuduklarınız her dalıcının vücudunda kendiliğinden gerçekleşen mükemmel

mucizeler!

İnsan dalışa geçtiğinde uygun şartlar oluştuğunda ilk gerçekleşen uzuvlardaki

kan damarlarının daralmasıdır. Bu daralmada kan hayati olmayan organlardan

hayati organların olduğu kısma doğru taşınır. Yani insan vücudundaki hayati

organlar garanti altına alınır. Uzuvlarda ise sadece bu kısımdaki hücrelerin

hayatta kalacağı kadar kan bırakılır. Uzuvlardan çekilen kan ise vücudun en

çok korunmaya ihtiyacı olan akciğerler ve beyin bölümüne aktarılır. Bu şekilde

hayati organlar korunmuş olup insan hayatının devam ettirilmesi amaçlanır.

Bir sonraki aşamada akciğerlerimizde bulunan alveollerin kan plazması

ile dolmasıdır. Bu birikim göllenme olarak adlandırılır. Bu mucizevi durum

sayesinde artan ortam basıncına rağmen akciğerlerimiz ezilmez ve

yaralanmaya maruz kalmaz.

Kan dolaşımının yoğun olarak beyin ve akciğerler arasında gerçekleşmesi ile

kalbimizde bu durum ile ilgili önlemini alır ve kalp atış hızımızda ani bir düşüş

yaşanır.

Bu düşüş var olan oksijenimizi daha kısıtlı kullanmamıza yardımcı olur

ve sualtında kalış süremizi destekler.

İnsan vücudunda dalağın görevi kan hücrelerini üretmek, depolamak,

gerektiğinde vücuda dağıtmaktır. Son aşamada, oksijen oranının yetersiz

kaldığı durumlarda içerisinde bulundurduğu rezerv kırmızı kan hücrelerini

vücuda salıp insan vücudunu koruma altına almak için gerçekleşir.

Bu mucizevi özellik yaratılışımızdan bu yana hepimizin vücuduna kodlanmıştır.

Tüm bu bilgiler ışığında su ile uyumumuz ve dalış refleksimizi

kuvvetlendirmek amacıyla sürekli suda vakit geçirmeliyiz.

Sürekli dalış yapan bir dalgıç ile uzun süre dalışa ara veren bir dalgıcın

dalış performansı arasındaki farkın en büyük sebebi bu dalış refleksinin

unutulmasıdır.“Amacımız uzun nefes tutmak, uzun süre sualtında kalmak değil su ile

uyumumuzu en iyi hale getirip bu özelliklerimizi sürekli aktif tutmak olmalıdır.”

Doğru bilgiler olmadan bu özelliklerimizden %100 faydalanamayacağımızı bilmenizi

isterim.

Doğru bilgiler ışığında, vücudumuzu tanıyarak, kurtarma becerilerini bilen ve

uygulayabilen dalış arkadaşları eşliğinde güvenli dalışlar dilerim.

Paylaş: